Yerel
Giriş Tarihi : 30-03-2023 17:50

TMMOB seçim bildirgesi yayınladı

TMMOB seçim bildirgesi yayınladı

TMMOB'dan seçim bildirgesi: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine, demokratik rejim kurulmalıdır

TMMOB İl Temsilcisi Hakan Yavuz, TMMOB tarafından yayımlanan seçim bildirgesini kamuoyu ile paylaştı. TMMOB tarafından yayımlanan seçim bildirgesinde oy kullanma çağrısı yapılarak, "Ülkemizi yaşanmaz hale getiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine halk iradesine, halk egemenliğine ve güçler ayrılığına dayalı çoğulcu bir demokratik rejim kurulmalıdır" ifadelerine yer verildi.

Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) 14 Mayıs’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri’ne ilişkin bildiri yayımladı.

İki bölüm halinde yayımlanan bildiride “Ülkemizin güzel geleceği ve umutlu yarınlarımız için tüm üyelerimizi oy kullanmaya, oylarına sahip çıkmaya çağırıyoruz” denildi. ‘Nasıl bir ülkede yaşıyoruz’ başlıklı ilk bölümünde ülkenin tek adam rejimiyle yönetildiği, toplumun baskı altına alındığı ve mühendislik mesleğinin değersizleştirildiğine dikkat çekildi.

Bildirinin ikinci bölümünde sosyal, siyasal ve ekonomik olarak nasıl bir ülke talep edildiği vurgulandı. Bildirinin ikinci bölümünde ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne dikkat çekildi. Açıklamada, "Ülkemizi yaşanmaz hale getiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerine halk iradesine, halk egemenliğine ve güçler ayrılığına dayalı çoğulcu bir demokratik rejim kurulmalıdır" denildi.

Bildirinin 2 ana başlığının bir kısmı şöyle:

"Cumhuriyetin yüzüncü yılında Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimlerinden birisi olan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri 14 Mayıs 2023’te yapılacak. Seçimlere, ülke tarihimizin en büyük felaketlerinden birisi olan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri’nin acısını duyumsayarak giriyoruz.Deprem ve sonrasında yaşananlar, 21 yıldır ülkeyi yöneten iktidar partisinin ülkemizin afetlere hazırlanması, halkımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması, yurttaşlarımızın huzur içinde yaşayabilmesi için hiçbir görev ve sorumluluğunu yerine getirmediğini açık biçimde ortaya koymaktadır.Tek adam rejimi altında devlet kurumlarının yaşadığı çürüme, idarecilerin liyakatsizliği, yönetim anlayışındaki yozlaşma, depremle birlikte iyot gibi açığa çıkmış, bu dejenerasyon on binlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olmuştur. Siyasi iktidarın öncelikleri ile halkın gereksinimleri arasındaki uçurum, sermaye kesimlerinin talepleri ile bilimsel gerçekler arasındaki çelişki, rant politikaları ile kamucu tavır arasındaki ayrım, tüm ülkemizin geleceğini tehdit eder hale gelmiştir.Yaşadığımız bu büyük doğa olayını felakete çeviren iktidar etkinlikleri, seçimleri eskisinden çok daha önemli, çok daha yaşamsal kılmaktadır. Bu seçimlerde yalnızca önümüzdeki beş yıl boyunca ülkemizi yönetecek cumhurbaşkanı için değil, aynı zamanda ülkemizin güvenli yarınları, çocuklarımızın umutlu geleceği için oy vereceğiz.

Ülkemizin güzel geleceği, umutlu yarınlarımız için oy vereceğiz!

Tüm üyelerimizi ve yurttaşlarımızı, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nde oy kullanmaya, oylarına, sandıklara ve demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz.

BÖLÜM 1 NASIL BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ?

Ülke olarak ekonomiden siyasete, dış politikadan güvenliğe, kamu yönetiminden adalete, kentleşmeden çevreye, tarımdan gıdaya, sağlıktan eğitime kadar her alanda büyük sorunlarla yüz yüzeyiz. Demokrasinin yerine tek adam yönetiminin, laikliğin yerine gericiliğin, sosyal devlet anlayışı yerine tarikat-cemaat ilişkilerinin ve hukukun üstünlüğü yerine parti devleti anlayışının egemen olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Kamu kurumları birer parti organı gibi çalışıyor, halkın yaşam tarzı kamu otoritesinin baskısı altında tutuluyor, devletin tüm organları içten içe çürüyor. Tüm bunların temelinde, yirmi yılı aşkın zamandır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) uyguladığı politikalar yatıyor.AKP, yirmi yıllık iktidar dönemi boyunca, küresel emperyalist güç merkezlerinin güdümünde, sermayenin çıkarları doğrultusunda emek ve toplum düşmanı bir siyasal programın sadık uygulayıcısı oldu. Özelleştirme uygulamalarından sermayeye tanınan kolaylıklara, bölgesel ilişkilerden göçmen politikalarına kadar her alanda küresel kapitalist ilişkiler içinde kendisine tanımlanan sınırlar çerçevesinde hareket etti.İktidar, bu sadakatin karşılığını uzun yıllar boyunca ekonomik ve siyasi destek olarak arkasında buldu. Bu destek, iktidarı hemen her konuda radikal adımlar atmakta cesaretlendirdi ve pervasızlaştırdı. İktidar partisi lideri Recep Tayip Erdoğan’ın bu yönetim tarzı, neoliberalizmin 2000’li yıllar sonrası benimsediği ve uzun süredir dünya çapında egemen olan güvenlikçi, baskıcı, otoriter çizgisiyle örtüştü. Ülkemizde tek adam rejimi, küresel emperyalist ilişkilerle uyum içinde ve bu uyum sayesinde ortaya çıktı. Bugün tek adam rejiminin karşı karşıya olduğu kriz, sırtını dayadığı kapitalist merkezlerin yaşadığı krizden bağımsız değildir.

BÖLÜM 2: NASIL BİR ÜLKE İSTİYORUZ?

“Nasıl Bir Türkiye?” sorusuna yanıtımızın çerçevesini TMMOB’nin 1973-1980 dönemi Başkanı Teoman Öztürk özlü biçimde dile getirmiştir:

“Mühendis mimarların, teknik bilgi ve becerilerini halkımızın yararına kullanamamaları, ülkenin içinde bulunduğu somut şartların bir sonucudur. Ülkemiz ekonomisi, siyasal yapısı ve bütün üst yapı kurumları, birbirleriyle kaynaşmış olan uluslararası emperyalist tekeller ve yerli sermayenin hâkimiyetindedir. Bu egemen çevrelerin kontrol ettiği tüm yatırımlar ve hizmetler, halkımızın sorunlarının çözümüne yönelik değil, maksimum kâr sağlayacak yeni pazarlar yaratmak yönündedir. Böyle bir sömürü düzeni içinde ülkemizin geri bırakılmışlıktan kurtulacağını ve tüm çalışanların yaptığı hizmetlerin ve yarattığı değerlerin halkımıza ulaşacağını sanmak kendimizi aldatmak olur. Emeğimizin halkın hizmetine girebilmesi, ülkemizin her alanda bağımsızlığını kazanmasına, sömürüye dayanan düzenin sona ermesine bağlıdır. Geleceğimiz, üretim güçlerinin özgürce gelişebileceği, kafa kol emeği arasında farklılaşmanın olmadığı, emeğin yabancılaşmadığı bir düzene kavuşabilmemize bağlıdır. Geleceğimiz için öngörülerde bulunabilmek, programlar oluşturabilmek ve hayata geçirebilmek, geçmişi iyi yorumlayıp günümüzü iyi tahlil ederek dünyada ve ülkemizdeki durumun irdelenmesi ve geleceğin tasarlanması ile mümkündür.”

Bu sözlerde, mevcut durum çözümlenerek dün, bugün ve geleceğe ilişkin mücadeleci bir yöntem ve çizgiye vurgu yapılmakta, “Emeğimizin halkın hizmetine girebilmesi”nin koşulları açıklanmaktadır.

TMMOB bu çerçeveden hareketle ülkemizdeki anayasal düzenin ve toplumsal yaşamın aşağıdaki gibi düzenlenmesini önermektedir.”

Dilan Şahinbaş

Artvin'de HaberArtvin'de Haber