Artvin’de 35.'si düzenlenen Ahilik Haftası, Valilik önünde gerçekleştirilen etkinlikle başladı.
Ticaret İl Müdürlüğü, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ve Artvin Ticaret ve Sanayi Odasınca, Atatürk Anıtı'na çelenk sunumunun ardından Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören protokol konuşmaları ile devam etti.
Programda konuşma yapan Artvin Valisi Yılmaz Doruk, ahiliğin, bilgiyi hikmetle, ticareti ahlakla buluşturarak, ticaret erbabını insani değerler şemsiyesi altında birleştirdiğini kaydederek “Ahi Evran’ın asırlar öncesinden bugüne uzanan ahilik felsefesi, büyük ve güçlü Türkiye yolunda kılavuzdur. Ahi Evran’ın asırlar öncesinden bugüne uzanan, yeni nesillerin yoluna da ışık tutacak olan felsefesi, büyük ve güçlü Türkiye yolunda kılavuzumuz olacaktır. Hedeflerine güvenli ve istikrarlı adımlarla yürüyen Türkiye, kadim geçmişinden aldığı ilhamla yoluna devam edecektir. Bu düşüncelerle, “hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir, akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir” diyen teşkilatın kurucusu ahi Evran’ı rahmetle minnetle yad ediyorum. Başta bu köklü geleneği yüz yıllardır yaşatarak günümüze taşıyan esnaf ve sanatkarlarımız olmak üzere tüm vatandaşlarımızın ahilik haftasını kutluyorum” dedi.
Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Şeref Öngüner günün anlam ve önemine dair yaptığı konuşmasında Ahilik kültürünün 13’üncü yüzyılda yaşayan Ahi Evran’ın Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden esnaf ve sanatkarları bir araya toplayarak günümüze kadar gelen kültür oluşumu olduğunu belirtti ve “Günümüzde de ahilik cömert eli açık, yiğit, ahlaklı kardeşlik ile eş değerdir. Ahilik insan haklarına saygı, kadının toplumdaki saygınlığı, misafirperverlik, yardımlaşma gibi birçok insani değerin yaşadığı kültürdür. Türk tarihinde ahilik adeta bir rönesanstır. Ahilik din, dil, ırk ve cinsiyet farkı gözetmeyen herkese eşit bir anlayışın simgesidir. Ahilik zengin, fakir ayrımı yapmaz çalışmak ve üretmek alın teri ile kazanmak ahilikte bir ahlak kuralıdır. Harama bakmayan haram yemeyen doğru sabırlı dayanıklı yalan söylemeyen büyüklerinden önce söze başlamayan hoşgörülü affetmesini bilen kişilere ahi denir. Esnaf teşkilatlarımız olarak bizler ahi kültürü ve anlayışı ile evrensel değerleri yaşayıp yaygınlaştırarak bizden sonraki nesillerimize ahilik kültürümüzü bırakmak için özen ve gayretle çalışmaktayız” dedi.
Öngüner’in yaptığı konuşmasın ardından Ticaret İl Müdürü Bilal Taş konuşma gerçekleştirdi. Taş, “Bugün büyük ve güçlü bir devlet olma yolunda ilerlerken medeniyete ışık tutmuş, insan odaklı Ahilik sistemini yaşamak ve yaşatmak için hepimize görev düşmektedir” diyerek Ahiliğin Türk milleti için tarihsel süreç içerisinde birleştirici bir sosyal kurum ve medeniyetinin oluşturulmasında ve bilahare Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve büyümesinde önemli rol oynadığını vurguladı.
Taş konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Ahilik teşkilatının Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devleti döneminde Türk esnaf, sanatkar, sanayici ve ticaret erbabını asırlarca bünyesi içinde barındırmış iş ve meslek ahlakını kurup korumuştur. Ahiler, devlet düzeni içinde bu gibi teşekküller arasında kontrol mekanizmasını kurarken, tüketiciyi de koruyan birtakım önlemleri alır. Ahilerin müşteri ilişkilerine son derece önem verdiklerini gösteren "müşteri velinimetimizdir" sözü aynı güncelliğini koruyarak günümüz ticaretinde de vizyonu belirleyen etken olmuştur. Ahiler, müşterilerin temel ihtiyacı olan birçok ürünü uygun fiyata, yüksek kalitede ve en kısa zamanda ulaşabilmesi için müşteriye uygun aynı cins malların bulunduğu "arasta" veya "çarşı" ismini verdikleri iş merkezleri kurmuşlardı. Buralarda üretilen aynı cins mallar örneğin demirden mamul araba parçaları, çeşitli nal, kağnı tekerleri, deriden mamul ayakkabı, bakırdan ve diğer madenlerden yapılan kılıç, kap kaçak, bıçak-kaşık üzerine kazınan işaret (çentik) imal eden ustanın "alamet-i farikası" yani amblemiydi. Bu amblem o ürünün adeta kalite belgesiydi, bu ürün aynı zamanda onu yapan ustanın, çalışanların ve işyerinin övünç kaynağı ve şerefiydi. Bu bakımdan işyerinde çalışan çırak, kalfa ve ustalar bu şerefi birlikte paylaşırlar ve kendi ürünlerinin en iyi olması için gayret gösterirlerdi. Üretim esnasında çırağın veya kalfanın herhangi bir hatası derhal ustasına bildirilir ve yapılan hata derhal düzeltilirdi. Ahi teşkilatında, kalitesi bozuk mal üreten, tüketiciyi aldatan, yüksek fiyatla mal satan ve kurallara uymayan esnaf veya sanatkara çok ağır cezalar verilirdi. Bu cezalar para veya hürriyeti kısıtlayıcı cezalar olmamakla beraber ondan daha tesirli ve daha caydırıcı olan birlikten ihraç cezasıydı. Boyacı esnafından bir Ermeni, boyayacağı iplerin ağırlığını fazla, Türkmenlerin getirip sattıkları peynir ve yağların ağırlıklarını az göstererek halkı aldattığı için, boyacılar şeyhinin müracaatı üzerine dükkanından çıkarılmıştı. Her şeyden önce esnafta doğruluk aranırdı. Hileli, çürük iş yapmak, müşteriden tespit edilen fiyatın üstünde fiyat istemek, bir başkasının malını taklit etmek büyük suç sayılırdı. Elbise diktirmek isteyen birisi dükkana geldiğinde terzi müşterisinin ölçüsünü aldıktan sonra kumaşı tartar ve ölçünün yanına bunu da not ederdi. Elbise hazır olduktan sonra, artan parça ve kırpıntılarla birlikte elbiseyi tekrar tartar ve ondan sonra müşteriye verirdi. Noksan ölçü ve bozuk terazi kullananlar cezaya çarptırılırlar, sahte ve kalitesiz mal imal edenlerin ise malları toplanır, kendileri meslekten çıkarılırdı. Sekiz asırdan beri Müslüman Türkler arasında kullanılmakta olan ve günümüzde de kullanmaya devam ettiğimiz "Pabucun dama atılması" deyimini hepimiz biliriz. Bu deyim bize geçmişteki örnek bir Ahi uygulamasından mirastır. Ahiliğin kurucusu ve esnaf ve sanatkarların piri olan Ahi Evran, ayakkabıcı esnafının bulunduğu çarşıdan geçerken onların yaptığı ayakkabıları inceleyerek, hileli gördüklerini kesip dama atar, dükkân kapatılır ve ayakkabı ustasının peştamalı kapının kilidine bağlanırdı. Müşteriye de yeni bir ayakkabı verilerek tüketicinin mağduriyeti önlenirdi. Böyle bir olay olunca, bunun haberi esnaf arasında hızla yayılır, "filanca ustanın pabucu dama atıldı" denilirmiş. Pabucu dama atılan usta, utancından haftalarca insan içine çıkamaz, kimsenin yüzüne bakamaz, kendini af ettirmek için elinden geleni yaparmış. Çok zaman da bunlar kafi gelmez, terki diyar etmek zorunda kalırmış. Ahilik ahlâkıyla yetişmiş Osmanlı esnaf ve sanatkarında doğruluk esastır. Hileli satışa kesinlikle müsaade edilmezdi. Yabancı bir kumaş tacirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığını görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı "Onu sana veren kusurludur" cevabını verince; Yabancı tacirin "Ziyanı yok, önemli değil" demesine rağmen Osmanlı esnafının o kumaş topunu vermemekte direterek: " Benim malımın kusurlu olduğunu söyledim, biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım. Neticede Osmanlı'nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekar sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem" diyerek kumaşı vermemiştir.”
Protokol konuşmalarının ardından Başkan Elçin, 2022 yılı ilin kalfası seçilen Şeyma Nur Yıldırım’a, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu, 2022 yılı ilin çırağı seçilen Salih Yılmaz’a, Vali Yılmaz Doruk, 2022 Yılı İlin Ahisi seçilen Kemal Saraç’a şed kuşatmasını yaparak plaket takdim etmesi ile program sona erdi.
Etkinliğin sonunda, Vali Doruk, Başkan Elçin ve protokol üyeleri vatandaşlara pilav ve kavurma ikram etti.
Programa, Artvin Valisi Yılmaz Doruk, Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçin, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu, Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanı Şeref Öngüner, Artvin Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Seçkin Kurt, Ticaret İl Müdür Vekili Bilal Taş, il protokolü, esnaf ve vatandaşlar katıldı.
Zülfiye AKSU